Vajinismus sorunu ülkemizde her 8-9 kadından birini etkilemektedir. Vajinismus, toplumun her kesimini etkileyebilmektedir. Peki, vajinismus problemi daha çok eğitimli ve sosyokültürel düzeyi yüksek kesimde mi görülmektedir?
Vajinismus, vajinayı çevreleyen pelvik taban kaslarının istemsiz bir şekilde kasılması sonucu vajina içerisine penis, parmak, tampon veya ultrasonografi probunun girememesi olarak bilinmektedir.
“Vajinismus neden olur?”, “Bir kadın neden istediği halde cinsel birliktelik yaşayamaz?” soruları sıklıkla akıllara gelmektedir.
Vajinismusun sebepleri arasında bilgi eksikliğinden korkulara, aşırı kontrolcülükten cinsel travmalara pek çok sebep bulunabilmektedir.
Bu sorunun cevabının çoğu zaman eğitim seviyesi ve sosyoekonomik seviyesi daha düşük olan kadınlarda şeklinde olduğu düşünülmektedir. Eğitim seviyesi yükseldikçe bilgi eksikliğinin ve korkuların azalacağı, kadının kendi bedeni üzerindeki kontrolünün daha yüksek olacağı zannedilmektedir. Oysaki gerçek hiç de düşünüldüğü gibi değildir!
Kliniğimize başvuran hastalara baktığımızda, hastalarımızın %80’inden fazlasının en az lise mezunu olduğunu görmekteyiz.
Hastalarımız arasında sıklıkla öğretmenler, bankacılar, mühendisler, hemşireler, ebeler ve hatta genital bölgenin anatomisinin dersini alan hekimler bulunmaktadır!
Eğitim seviyesinden bağımsız bu kadınlarda vajinismusa yol açan faktörler ne olabilir?
Cinselliğe dair ilk öğretilerimiz henüz 4 yaşındayken başlar; o yaşlarda kızlar ve erkekler birbirlerinden farklı organlara sahip olduklarını fark eder. İçinde yaşadığımız toplumda yeterli cinsel eğitim ne ailede, ne de okulda verilmemektedir.
Çocukların öğrenmeye ve aynı zamanda travmaya uğramaya en yatkın oldukları ilk 12 yaş içinde, cinselliğe dair pek çok bilgi travmatik bir şekilde dağarcıklarına yerleşmektedir.
Örnekleri oldukça fazladır:
Bununla birlikte eğitim seviyesinden bağımsız kadınlar ilk gece deneyimlerini genellikle “ağrılı, acılı, kanamalı” bir vahşet gecesi gibi anlatmakta; adeta katlanılması gereken bir ceza gibi algılamaktadır.
Tüm bu cümleler içinde bulunduğumuz toplumun her kesiminde dile getirilebilmektedir; kimi zaman ziyaretine gittiğimiz babaanne/anneanne, kimi zaman sıklıkla görüşülen karşı komşu, kimi zaman eski bir Türk filminde duyduğumuz bir konuşma…
İşte bu kalıplar adeta bir tohum gibi çocukken bilinçaltına yerleşmekte, o çocuk büyürken zehirli bir sarmaşık gibi o tohum da büyümektedir.
Eğitim hayatımız ve seçtiğimiz meslek, hayatımızın çok daha ileri yaşlarında yaptığımız seçimlerle oluşmaktadır. Gördüğünüz gibi doktor da olsanız, öğretmen de; üniversiteyi de bitirseniz, ortaokuldan sonra okumamış da olsanız içinde büyüdüğünüz toplum “söz konusu cinsellik olduğunda” birbirinden çok da farklı davranmamaktadır.
Toplumumuzda pek çok evde televizyonda bir öpüşme sahnesi dahi çıktığında kanal değiştirilmekte, bir kadın ve erkeğin birbirine yakınlaşması “ayıp bir davranış” olarak küçük beyinlere kodlanmaktadır.
Vajinismus tedavisi de, aynı hastalığın kendisi gibi kişinin eğitim seviyesinden ve mesleğinden bağımsızdır! Her kadının vajinismusa uzanan yolculuğu kendine hastır ve bu yoldaki düğümleri bulup açacak bir tedavi planlanmalıdır.
Eğitim seviyesi yüksek hastalarda bazen “Ben nasıl bu hastalığa sahip olabilirim?” düşüncesi ile hastalığı kabullenmede direnç olabildiğini gözlemlemekteyiz.
“Kaç sene üniversitede okudum, yüksek lisans yaptım, 10 senedir bir bankada/firmada yüksek bir pozisyonda çalışıyor tek başıma kendi ayaklarım üzerinde duruyorum- ben nasıl vajinismus olabilirim?!” veya
“Ben modern bir ailede büyüdüm, ailem hiçbir şeyime karışmazdı, erkek arkadaşlarım da olurdu- benim vajinismus olmam mümkün değil!” cümleleri hastalarımız tarafından sıklıkla kurulan cümlelerdir.
Vajinismus hastalığının sebepleri yeteri kadar bilinmediği için bu hastalarımız kendilerine vajinismus hastalığını adeta “konduramamaktadırlar”! Oysaki gördüğünüz gibi vajinismus olmak için içinde yaşadığımız toplumun cinselliğe bakış açısı fazlasıyla yeterlidir, çoğu zaman başka sebep aramaya gerek kalmamaktadır. Önemli olan vajinismus problemini yaşayan bir kadının diğer tüm her şeyi bir kenara bırakarak tedavi için başvurabilmesidir.
Vajinismus hastalığı eğitimli seviyede daha çok görülüyor demiş, bu tespitin kendimize ait bir tespit olduğunu belirtmiştik. Her sene 1000’ün üzerinde vajinismus çifti tedavi eden, toplamda 10.000’in üzerinde vajinismus hastası tedavi etmiş bir klinik olarak istatistiklerimiz hastalığa ve topluma dair çok şey ifade etmektedir.
“Türkiye’de toplam kaç vajinismus hastası vardır?” sorusunun cevabının %100 doğrulukla bilinmesi ise maalesef ki imkânsızdır. Bizler sadece tedavi olmak için başvuran hastaların verileri ile bir yorumda bulunabiliyoruz. Gerçekte kaç evde zorla ilişkiye girmeye çalışan, ilişkiye giremedikçe örselenen belki de ilişkisi sonlanan kadın var bilemiyoruz.
Eğitim seviyesi arttıkça vajinismus görülme sıklığı artıyor gibi bir çıkarımda bulunabilmemizin bir sebebi de bu hasta grubunun tedavi için başvurma sıklığının daha yüksek olması olamaz mı?
Belki de, kim bilir… Bu sorunun gerçek cevabını belki de uzun yıllar bilmemiz mümkün olmayacak.
En azından vajinismus hastalığının eğitim seviyesi ve meslekle bir bağlantısı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyor, “Ben nasıl vajinismus olabilirim?” diye içi içini yiyen hastalarımıza; “Her şeyi bir kenara bırakın ve en kısa süre içinde tedavi için başvurun, yeter ki ilk adımı atın gerisi bizim için çok kolay.” Diyebiliyoruz.
Henüz sayılarını ve nerede olduklarını bilemediğimiz diğer vajinismus hastalarımız için de elimizden geldiğince her kanaldan anlatıyor, yazıyor, onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Vajinismusu yaratan toplumu değiştirmek kısa bir sürede mümkün olmasa da, bir gün ulaşamadığımız hiçbir vajinismus hastasının kalmayacağını hayal ediyoruz…
Vajinismus TedavisiErtelemeyin, Özğürleşin!
HERA 
